29 Mayıs 2013 Çarşamba

Roma'da Gezilecek Yerler (Part II)

Roma'daki Duraklarımız...

Gezimize ilk durak olarak Spagna Meydanı'ndan başladık. Roma'nın neresinde olursanız olun, metro ile kırmızı hattı takip ederek Spagna Durağı'na ulaşmanız mümkün. Turistlerin ve şehrin gençlerinin en çok gitmeyi sevdikleri yerlerden birisi burası. Trinita Dei Monti Klisesi'ne çıkan İspanyol Merdivenleri... 17.yüzyılda yapılmış bu merdivenler ismini orada yaşayan İspanya Elçisi'nden almış. Bahar aylarında geceleri gitmek için en keyifli yerlerden birisiymiş İspanyol Merdivenleri. Biz maalesef yağmurlu bir günde denk gelmiştik ama yine de Roma'nın Barok Tarzını yansıtan görüntüsüne hayran kaldık.   

 
 
İspanyol Merdivenleri'nin önündeki "Barcaccia" adında bot şeklindeki çeşme de görülmeye değer. Tabii alışverişe bütçe ayırdıysanız, İspanyol Merdivenleri'nin yakınlarında Prada, Gucci, Valantino gibi ünlü markaların mağazalarına da uğrayabilirsiniz...
 
  
 
Yürüyüşünüze buradan devam ederseniz yakınlarda bulunan "Piazza Del Popolo" yı da (People Square) görme fırsatınız olur. Burada Roma'da sürekli karşınıza çıkacak görüntülerden biriyle karşılaşacaksınız yine. Çok geniş bir alan ortasında bulunan çeşme ve heykel...
Uzun bir cadde olan "Via Del Corso" tarafından yürümeye devam ettiğinizde yol sizi "Fontana Di Trevi" Ask Çeşmesi'ne götürür. Aslında hikayesinin aşk ile bir ilgisi yok. Burası 8. yüzyılda yapılmış bir çeşmeymiş. 3 su yolunun birleştiği nokta olduğu için buraya "Trevi" denmiş. Heykeller göz kamaştırıcı ve olağanüstü görsellikte. Ortada Denizler Tanrısı Poseidon ve iki yanında da diğer tanrıların ve savaşçıların inanılmaz heykelleri... Oldukça kalabalık olan çeşmenin havuzuna herkes dilek tutup para atıyor, e tabii biz de :)
 
 

Bizim haritadaki sonraki durağımız "Pantheon Tapınağı"ydı. Ara sokaklardan biranda karşımıza kocaman heybetiyle çıkan tapınak bizi çok büyüledi. Hayretler içerisinde ona doğru ilerledik ve ilerledikçe daha da büyüdü ve büyüdü... Roma'daki en eski betonarme yapı olma özelliğini koruyan bu tapınak tüm tanrılar için inşa edilmiş. Ancak o günün teknolojisiyle bu kadar geniş çaplı beton bir kubbenin yapılmış olması hala bir soru işareti. Siz de gördüğünüzde ne demek istendiğini çok daha iyi anlayacaksınız...
 
 

       
 
Yine meydan yine heykeller yine çeşme... "Piazza Navano" Tüm bu alanları geze geze günlük planınızı çok rahat tamamlayabilirsiniz. Tek sorun akşam eve gittiğinizde ayaklarınızın size çok kızıyor olması :) Ama onun dışında her şey mekan mekan aklınızda kalıyor. Piazza Navano'dan da sonra yol bizi çiçek pazarına yönlendirdi "Campo De Fiori". Burası her gün çiçekçilerin stantlarıyla dolup taşan keyifli bir mekan, görmenizi tavsiye ederim...     
 
 
 
Yola koyulup "Piazza Venezia"ya yani Venedik Meydanı'na yürürken önümüze tarih çıkıyordu yine. Bunlardan biri de "Area Sacra Di Larco Argentina"ydı. Venedik Meydanı'nda ise inanılmaz gösterişte olan eski bir Hükümet Konağı gördük. Söylemeliyim ki çok etkilendik. Gerek meydanın genişliği gerek de konağın üzerindeki ayrıntılı işlemeler gökyüzünün muhteşemliğiyle birleşince her şey görülmeye değer oluyor.  
 
 
 

 
Yolumuzun üzerindeki Antik Roma kalıntılarının etrafından geçerek bir anda karşımıza çıkan "Colosseo", Kolezyum'u seyre daldık. Bir yandan tarihin içinde gezinirken ben de size hikayesini anlatayım; bu görkemli anfitiyatronun yapımı M.S.8.yüzyılda tamamlanmış. Roma halkını ve kralların kendisini eğlendirmeleri için kurulan bu yapıtta gladyatör dövüşleri, infazlar, hayvan avcılığı, savaşların canlandırılması düzenleniyormuş. Kolezyum daha sonraki yıllar içinde de bir çok amaç için kullanılmış ve uzun yıllardır Roma'nın ikonik sembolü olarak kalmış. Aynı zamanda da Dünya'nın Yeni Yedi Harikası'ndan biri olduğunu da söylemeden geçmeyeyim.
Kolezyum'a metronun mavi hattını takip ederek kolaylıkla ulaşabilirsiniz. Yaz aylarında giderseniz Roma'ya, buraya girmek için epey sıra beklemeniz doğal. Bunun için de daha önceden söylediğim "Roma Pass" ile öncelik elde edebilirsiniz.
 
  
 
İşte Roma'ya ayıracağınız bir tam günde bizim gibi yürüyerek kuzeyinden güneyine her yerini verimli bir şekilde gezebilirsiniz. Tarih kalıntılarının her yerden fışkırdığını görerek gezmenin bir hikayenin içinde dolanmaktan hiç farkı yok. Hem eğleneceğiniz hem de öğreneceğiniz harika bir tatil sizi bekliyor bence :)
 
Sevgiyle Kalın...
 
Ezgi :)