13 Şubat 2014 Perşembe

Misafir Yazarım BELGRAD'ta

Serkan, misafir yazarlarım arasında en çalışkanı. Gezdiği yerleri bir nefeste anlatmayı çok seviyor. Bunu çok da güzel başarıyor doğrusu. Ondan daha çok yer dinlemek istiyorum. Umarım her yeni gittiği yeri aynı heves ve ilgiyle gözlemler, çünkü tarihini de anlattığı gibi, rahat ve kolay gezebilmenin inceliklerini de öğreniyoruz ondan. .. 


Belgrad

Tarihte yıllar boyu Osmanlı ve Avusturya’nın işgalinde bulunan ve tam bağımsızlığını ilan ettikten sonra 1882’de Sırbistan Krallığı olarak tanınan ülkenin başkenti Belgrad. Dolayısıyla Osmanlı’nın etkisinin bugün hala görüldüğü bir şehir olan Belgrad, tarihi geziler yapmayı sevenlerde ve gece hayatına ilgilisi olanlarda iyi bir izlenim yaratacaktır. 

Şehrin belki de en önemli yerinden başlayalım: "Kalemegdan". Adından da anlaşılacağı gibi Türkçe’den geliyor (Kale ve Meydan). Kalemegdan, Tuna ile Sava nehirlerinin birleştiği köşede bulunan Belgrad kalesi ve etrafındaki alanı kapsayan yer.

Kalemegdan’da ilk gözüme çarpan yer, Damat Ali Paşa Türbesi oldu. 1716’da Avusturyalılar'a karşı yapılan Petrovaradin Savaşı’nda şehit olan Damat Ali Paşa için yapılmış bu türbe. Dışındaki tabelada; geçtiğimiz yıllarda Türk elçiliğinin kaynaklarıyla türbenin korunup yenilendiğinden söz ediliyor.




Kalemegdan’da bir başka Osmanlı etkisi ise o zamanlardan günümüze kadar kalan “Defterdar Kapısı”.

Belgrad’ta en görülmeye değer yer olan Kalemegda'ı gezmeyi 4.5 saatte bile bitiremedim. Keşke tarihsel geçmişini önceden daha detaylı araştırsaydım ve daha fazla kalıp inceleme fırsatı bulabilseydim.

Osmanlı Dönemi’nden kalan ve hala ayakta duran bir hamamda sıra…


Türk kültürünün imza mimari yapılarından olan hamam, Osmanlılar Belgrad’dan çıkmak zorunda kalınca yıkılmamış. Yerine ordunun mühimmat depolaması için bir depo yapılmış. Bugünlerde ise mimari açıdan bir kubbesi olması nedeniyle planetaryum olarak kullanılıyor.



Kalemegdan’da yukarı kısmından panoramik bir fotoğraf çekildiğinde böyle bir manzara karşımıza çıkıyor. 
Tam karşıda görülen Tuna nehri ve sol tarafa doğru ayrılan Sava nehrinin kesiştiği yerde bulunan ormanla kaplı, insan olmayan ada ise, “Büyük Savaş Adası” olarak biliniyor. Burası başta kuşlar olmak üzere birçok türün yaşam alanı olduğundan, Belgrad tarafından korunuyor. 




Tarihi açıdan önem taşıyan bir başka yer ise, panoramik fotoğrafta ve altındaki fotoğrafta görülen "Nebojsa Kulesi". Kalemegdan Osmanlı’nın elinde iken bu kule, Osmanlı’nın zindanıymış. 4 katlı olan kulenin her katı, çeşitli nedenlerden dolayı hapis yatan kişilere ayrılmış ve önündeki meydanda da halka göz dağı vermek için, suç işleyen insanlar idam ediliyormuş. Yunan tarihinin önemli milliyetçi isimlerinden yazar, politikacı ve devrimci; Osmanlı işgaline karşı Balkan ülkelerinin güç birliği yapması fikrinin savunucusu, Rigas Feraios da burada işkence görerek öldürülmüş. Buradan da gelen Sırp – Yunan dostluğu, kendini 2009 yılında kulenin yeniden yapım çalışmalarında göstermiş. Belgrad, tarihinde kültür alanında aldığı en büyük bağışı Yunanistan’dan 1.4 milyon Avro olarak alarak, kulenin içini son derece modern bir şekilde yenilemiş. Apple marka tabletlerden, projektörlere kadar tüm teknolojik imkanlar kullanılarak içerisi, her kat farklı bir anlatıma ayrılarak, tarihe ilgi duyanların kesinlikle kaçırmaması gereken bir hale getirilmiş. 

Savaş mühimmatı ile ilgilenenler için de bir ziyafet sunuyor Kalemegdan. Bahçesinde top atarların ve tankların sergilendiği; 3000 parça silah, kılıç gibi eski ordu malzemelerin olduğu “Ordu Müzesi”nin kapıları herkese açık.



Kalemegdan’a son bir kare ile veda edeceğim.. 
1. Balkan Savaşı’nda Osmanlılara, 1. Dünya Savaşı’nda ise Avusturya-Macaristan’a karşı alınan zaferlerin anısına dikilen; Sava Nehri'ne doğru bakan Victor Anıtı da, Kalemegdan’da oldukça ilgi gören yerler arasında.



Gelelim Belgrad’ın  en büyük kilisesine.. "Aziz Mark Kilisesi. İlk 1835’te yapılan ve 1940’ta Sırp mimarlar tarafından yenilendikten sonra farklı bir görüntüye kavuşan kilise, Belgrad’ın ünlü yerlerinden biri olan Tašmajdan’da (evet, Taş Meydan’dan geliyor :)) bulunuyor. Şehrin merkezinde bulunan Taş Meydan ve Parkı, bünyesinde birçok yeri barındırıyor; Rus Kilisesi, Belgrad Üniversitesi Hukuk Fakültesi, spor merkezi, ana postane binası ve oteller bunlardan sadece birkaçı. 



Kulenin bulunduğu tepeden çektiğim, Yeni Belgrad’tan şehir merkezine doğru bir fotoğraf:
İki küçük kilise, Tuna nehri, Büyük Savaş Adası ve en uzakta ise Kalemegdan ve Belgrad…


Şehir merkezinden uzaklaştıkça da gidilecek birçok ilgi çekici yer var Belgrad’ta. Otobüs ile 15-20 dakika uzaklıkta, köprünün karşı kısmında “Yeni Belgrad”ta bulunan "Zemun"dayız bu sefer. Belgrad’a bağlı bu ilçenin en ilgi çekici yeri ise "Gardoš Kulesi". Bir tepede birbirine oldukça yakın olan müstakil evlerin aralarındaki dar merdivenlerden en yukarı ulaşıldığında bu manzara ile karşılaşılıyor. Kule, ayrıca Milenyum ya da Janos Hunyadi Kulesi (Askeri ve politik konularda öne çıkmış olan bir Macar) olarak anılıyor. Kule, Avrupa’nın ortadoğusundaki Macaristan yerleşmesininin 1000. Yılını kutlama amaçlı yapılmış ve 1896 yılında açılmış. Kule, o zamanın Avusturya-Macaristan’ının en güney yerleşim birimi olan Zemun’da, bugüne çok az kalıntısı kalan Gardoš kalesinin eteklerine yapılmış. Bu sıralar daha çok Janos Hunyadi Kulesi olarak bilinen kulenin bu isimle anılmasının nedeni ise; bu önemli Macar figürünün 1456’da bahsi geçen kalede bir salgın nedeni ile can vermesinden kaynaklanıyor. Zemun’un en yüksek yerinde bulunması ve şehri yukarıdan iyi bir şekilde görebilmesi nedeni, onlarca yıl Zemun itfaiyesi tarafından kullanılmış olması. Şu an ise turistlere açık ve balkondan güzel bir manzara sağlıyor. 


Belgrad yazımda son uğrayacağımız yer ise "Ada Ciganlija". Merkezden yaklaşık 15 dakikalık bir otobüs yolculuğu ile varılan, kısaca “Ada” olarak anılan şehrin güneyindeki yer. Eskiden Sava Nehri üzerinde bir adayken, kıyıya yakınlığından dolayı birleştirilmiş ve bir göl oluşturulmuş.

Sıcak günlerde Belgrad halkının en gözde yeri olan Ada, yaklaşık 7 km. uzunluğunda bir kumsala sahip ve karşılıklı iki kıyıda, insan sayısı 300.000’e kadar çıkabiliyor. Bu kompleksin bu kadar turist çekmesinin nedeni, sadece kumsalı ve yüzme imkanı değil. Bitmek bilmeyen bu 7 km.lik sahilde birçok sayısız restaurant ve bar bulunuyor. Ayrıca suda ve yeşil alanda sayısız spor imkanı var. Bisiklet sürmek ve paten yapmak için alanlar; golf, ragbi, basketbol, beyzbol, futbol, kumsal voleybolu sahaları, paintball ve bungee jumping Ada Ciganlija’nın sunduğu imkanlardan sadece birkaçı. Kapasitesi ve sunduğu imkanlarıyla, 30 derecelik bir yaz günü oluşan ortamı hayal etmek güç olmasa gerek.. :)sokağa geçiliyor. 

Belgrat'ta Gece Eğlenceleri

Biraz da Belgrad’daki yaşamla ilgili birkaç şeyden bahsedeceğim. Gece hayatını sevenler için Belgrad, kesinlikle görülmesi gereken bir yer. Dışarı çıkıldığında izlenmesi gereken rota genelde şu şekilde oluyor: Strahinjića Bana Sokağı, geceye başlanan, “ısınma turlarının” yapıldığı en iyi & en ünlü yer olarak biliniyor. Jimmy Woo, Pastis, Soho, Supermarket gibi barlarda buluşuluyor ve gece yarısından sonra yürüyerek (30-35 dakika) ya da taksi ile (tabii ki turistliğin olmazsa olmaz kuralı; taksimetre açtırılmamalı & pazarlık yapılıp 700 Dinar ~16 TL’den fazla verilmemeli) gece kulüplerinin olduğu sokağa geçiliyor. Gece hayatını etkileyici hale getiren, bu gece kulüplerine ulaşmak için köprüden karşıya geçiliyor olması. Yani “Yeni Belgrad” kısmı. Sava nehrinin kıyısındaki botların ya da yapıların üstünde, hepsi yan yana konumlanmış görkemli bir çok gece kulübünden istediğinizi tercih edebilirsiniz. Bunlar arasında benim önerilerim; Freestyler ya da River; ancak bu ikisi için de gündüz arayıp rezervasyon yapılması gerekiyor. Freestyler’a rezervasyon olmadan 1000 Dinar ~23 TL ödenip girilebilse de River sadece rezervasyon ile alıyor. 

Peki böyle bir geceden sonra diğer gün hafif bir baş ağrısı ile uyanıldığında ne yapmalı? :) Restaurant olarak önerim; Knez Mihailova Sokağı üzerinde 48 numarada, Kalemegdan’a oldukça yakın olan “Via del Gusto”. Omletlerinin yanı sıra ana yemekleri de son derece lezzetli olan restaurantta yerel lezzetleri tadabilirsiniz ve kendinizi tekrar zinde hissedebilirsiniz!.. 
Ancak Türk kültürünün etkisi lezzet konusunda o kadar baskın olmuş ki, ısmarlayacağınız yerel yemekler karşısında “Ee.. bu bizde var” ya da “Bu zaten Türk Yemeği” tarzı tepkilerinden birini verebilirsiniz. “Cevapcici” isimli, en Sırp usülü olduğunu duyduğum yemeklerden birini ısmarladığımda ve getirdiklerinde “Bu bildiğin İnegöl Köfte” diye anlık bir tepki verdim garsona doğru ve tabii anlayamadığı için bana bön bön bakmıştı mesela.. :)

Belgrat'ta Konaklama ve Ulaşım

Belgrad’ta konaklama için size güzel bir önerim var; Hedonist Hostel. Birçok kullanılan hostel arama sitelerinde de Belgrad içinde en iyi puanı almış, geçtiğimiz yıllarda da en iyi hosteller arasında seçilmiş. Ben de gittiğimde oldukça memnun kaldım. Ayrıca ister çift kişilik odada kalın, ister çoklu odalarda; fiyatı uygun, bulunduğu yer çok merkezi ve çalışanları çok sıcak, her türlü konuda yardımda bulunuyorlar. 

Yazımı Avrupa’da ulaşım ile ilgili birkaç öneride bulunarak bitireceğim. Öncelikle uçak olarak Ryanair, Wizz Air ve EasyJet, ucuza uçuş bulabileceğiniz havayolları. Genel bir arama motorundan arama yapmak istiyorsanız, http://www.drungli.com a bakın derim. Karşılaştığım en orjinal uçuş arama motorlarından. Sadece hangi havaalanından yola çıkmak istediğinizi ve hangi gün yolculuk yapmak istediğinizi (tüm ay için uçuş aratmak için bulunduğunuz ayın tamamını da seçebilirsiniz) girip, o günde o havaalanından tüm uçuşları ucuzdan pahalıya doğru sıralatabiliyorsunuz. Erasmus dönemimde bu yöntemle tamamen rastgele uçuşlar yakalayıp seyahat eden arkadaşlarım olmuştu, öneririm :) 

Otobüsle ulaşımda ise kullandığım arama motoru; http://www.busliniensuche.de idi. Nereden, nereye, ne zaman gideceğinizi girdiğinizde, özellikle Orta Avrupa’da, süre ve fiyatlarına göre bütün sonuçları görebiliyorsunuz. Tren de olur, otobüs de olur derseniz,http://www.bahn.de/p/view/index.shtml(İngilizce:http://www.bahn.com/i/view/index.shtml)'a bakın derim. 

Aslında, Avrupa’da seyehat edecekseniz, kesinlikle Deutsche Bahn’a bakmadan karar vermeyin. Budapeşte – Belgrad arası gece treni biletini bile buradan almış birisi olarak, Alman sitesi olmasına rağmen sadece Almanya içine değil, Avrupa’nın kalan yerlerine de hakim olduklarını anladım. Almanya içinde ise zaten bakacağınız ilk yer olmalı. Özel kampanyaları arasında ise günlük tek kişi veya 5 kişiye kadar seyahat edenler için oldukça hesaplı grup haftasonu bileti, eyalet bileti ve tüm Almanya’yı kapsayan bilet şeklinde tarifeleri olan site. Yani fazlasıyla kapsamlı. 


“Ben arabayla seyahati severim” diyenlerdenseniz, Almanya’da günlük 25 Euro’ya Fiesta seviyesinde bir araba kiralayabilirsiniz. Araba demişken, gelelim daha ilginç bir ulaşım şekline. Buna “modern otostop” tarzı bir lakap takabilirsiniz :) Almanca versiyonu http://www.mitfahrgelegenheit.de, İngilizce http://www.carpooling.co.uk. Avrupa’nın herhangi noktasından, başka bir yere arabasıyla gidenler, rotalarını, seyahat tarihlerini, arabalarının modellerini, kaç kişilik yerleri olduğunu ve ne kadar ücret istediklerini ilan şeklinde siteye yüklüyorlar ve siz de mesaj yazarak ya da verilmiş olan telefonu arayarak ulaşımınızı sağlayabiliyorsunuz. Stuttgart’tan Prag’a gitmek için 2 kere kullandığım bu siteyi de alternatif bir ulaşım yolu olarak öneriyorum. Maceraperest olup uygun fiyata seyahat etmek isteyenler için...


Her yaşa hitap eden bir şehir olduğunu için bence Belgrad’ı ziyaret ettiğinizde kesinlikle hoşnut kalacağınızı düşünüyorum… " 
Sevgiyle Kalın…

Ezgi:)





12 Şubat 2014 Çarşamba

Kış Tatili Seçenekleri

Hala kış için bir tatil planı yapmadıysanız, ya da, kışın ikinci yarısı da bitmeden son bir tatil daha yapmalıyım diyorsanız, sizin için biraz araştırma yaptım. Bakalım beğenecek misiniz?

Kış deyince akla ilk gelen tatil planı, kayak yapmak oluyor. Ülkemizin sayısız güzellikleri içerisinde tabiiki de karla kaplı dağları ilk sırayı almakta haklı. Bunun için kışı iyi değerlendirmeli ve doğal güzelliklerimiz içerisinde kayak merkezlerimizi mutlaka bilmeliyiz.

İşte birkaç örnek... 

Kartalkaya

Kartalkaya Türkiye'nin en turistik kayak merkezlerinden biri. Gözde yerlerden biri olmasının sebebi Bolu İli'nin Güneydoğu'sunda Köroğlu Dağları üzerinde yeralması ve Anadolu'nun orta kesimindeki şehirlerimize daha yakın olması. Tesiste hem kayak hem de snowboard yapma imkanı bulabilirsiniz. Çevresindeki çam ormanları sayesinde ılıman bir iklime sahip olan bu güzel yeri Aralık ayından itibaren Mart ayının sonuna kadar keyifli bir şekilde değerlendirebilirsiniz.

Biraz fiyatlar konusunda bilgi vermek gerekirse; günlük kayak kiralarının 40 TL ile 60 TL arasında değiştiğini biliyorum. Kayak kıyafetleri ise 70 TL. Otellerde konaklarsanız telesiyejlerden ücretsiz yararlanabilirsiniz. Bunu dışında, günübirlik kaymaya gelmek isterseniz de otellerin pistlerinden hafta içi 80 TL civarı, hafta sonu yaklaşık 100 TL gibi bir rakama günlük kayak keyfi de yapabilirsiniz.

   (Pic.1)

Uludağ

Uludağ'da kayak yapmak yalnızca profesyonellerin değil, her seviyede kayakçının vazgeçemeyeceği yerlerin başında geliyor ülkemizde. Bursa İli sınırları içinde 2.543 metre yüksekliğinde en büyük kış ve doğa sporları merkezimizde ülkenin en ünlü kayak tesisleri yer alıyor. Kayak sporcuları için toplamda 11 adet pist, 7 adet de telesiyej bulunuyor. Uludağ'da kayak mevsimi Aralık ayının başından itibaren Nisan ayına kadar devam ediyor. Keyfini doyasıya çıkarmak isteyenler için uzun bir süre :)

Bu güzel kayak tesislerine ulaşım çok kolay. Özellikle kış aylarında Bursa kentmerkezinden minibüs ile, yaklaşık 1,5 saat süren bir yolculukla Uludağ merkeze ulaşabilirsiniz. Eğer yukarı çıkmak için kara yolunu tercih etmek istemezseniz ikinci bir seçenek olarak size teleferiği önerebilirim. Her 20dk. da bir kalkan teleferik yolculuğu daha keyifli olabilir.   

Dağın kayak pistlerine yakın yerlerinde ünlü oteller bulunuyor. Tabii fiyatları da kendilerine göre :) Bunun dışında telesiyej fiyatları saatlik ya da günlük olarak değişiklik gösteriyor. Örneğin 1 saatlik çıkış; 10TL, 4 günlük kullanım; 135 TL civarı. 

(Pic.2)

Palandöken

Erzurum İli'nin güneybatısında yeralan Palandöken Kayak Merkezi de Türkiye için birinci derece öneme sahip turistik merkezlerimizden biri. Kayak yapmak isteyenler için Ekim ayının sonunda başlayan bu tatil keyfi, Mayıs ayının ilk haftasına kadar devam edebiliyor. Toplam 22 adet piste sahip bu tesise Erzurum Havaalanı'ndan 30dk., otogardan ise 20dk. da ulaşabilirsiniz. İsterseniz şehir merkezlerinden de belli saatlerde, günü birlik otobüs seferleri düzenlenebiliyor. Doğası bozulmamış nadir yerlerden biri olan Palandöken Kayak Merkezi, 3 ve 5 yıldızlı otelleri bünyesinde barındırıyor. Yani hem doğanın güzelliğini hem de kayak sporunun keyfini çıkartabileceğiniz harika bir yer.


(Pic.3)

Erciyes Dağı


Kayseri İli sınırları içinde bulunan Erciyes Dağı kış sporları için İç Andolu'nun gözde mekanlarından biri. Kayak yapmak ve öğrenmek için çok elverişli bir alana sahip. Ekim ayından başlayıp, Mayıs ayına kadar kayak yapma imkanı elde edebilirsiniz. Üstelik farklı seviyedeki kayakçılar için 8 farklı piste sahip bu güzel merkez. İsterseniz bir çok güzel alternatif otel seçenekleri de bulunuyor. 

İstanbul ile 800km, Ankara ile de 350 km.lik mesafede bulunan Erciyes Dağı, Kayseri İli'ndeki Erkilet Havaalanı'na da yalnızca 35km. uzaklıkta. Ayrıca şehir merkezinden düzenli olarak Erciyes'e minibüs seferleri de var. Telesiyej ücretleri, öğrenci ve tam olmak üzere farklılık gösteriyor. Kayakçılar için bir binişlik 5TL, günlük 25TL, sezonluk ise 450TL civarında. Uygun fiyatlara sahip bu güzel tesisten yararlanmak isterseniz size tavsiyem, gitmeden önce hava şartlarını kontrol etmeniz. Yoksa tatiliniz boyunca otelde durmak zorunda kalabilirsiniz. 

(Pic.4)

Ilgaz Dağı


Kastamonu sınırları içinde bulunan Ilgaz Dağı, Aralık ile Nisan ayları arasında kayakçılar için harika fırsatlar sunan bir yer. 2 adet pisti bulunan bu yerde çok fazla tesis seçeneğiniz olmamasına karşın iki adet otel bulunmakta. Orta seviyedeki kayakçılar için bir pistte de gece kayağı yapılabilir. 

Kastamonu İli'ne 40km. uzaklıkta bulunan bu kayak merkezi, Ankara'ya 210km, İstanbul'a ise 460km mesafede bulunuyor. Ilgaz Otellerinin servisleri ile de dağın tepesine ulaşmak mümkün. Anlattığım diğer merkezlerde daha önce kayak yapmış sporcular Ilgaz Dağı'nın tesisini biraz yetresiz bulabilirler. Ancak grup olarak gelindiğinde çok keyifli bir tatil geçirilebileceğine eminim. Göknar ve Sarıçam ormanlarının içerisinde bulunan bu yerde, konaklayabilmek için otellerin yanısıra kütük evleri de deneyebilirsiniz.  

(Pic.5)

Salda Kayak Merkezi


Burdur İli'ne bağlı, şahane Salda Gölü manzaralı, 5 pistten oluşan bu kayak merkezi batı Akdeniz için bulunmaz bir fırsat. Burdur'a uzaklığı 77km.dir ve kayak yapma imkanı Aralık ayında başlar, Nisan ayına kadar devam eder. 

Telesiyej fiyatları 5 ve 20 binişlik olmak üzere, 7,5TL ile 25TL arasında değişiklik gösteriyor. Ayrıca, ders almak isteyen yeni kayakçılar için de ders ücretleri 100TL civarında. Diğer kayak merkezlerine göre burası daha şirin kalabilir, ancak buradaki manzarayı hiçbir şeye değişmeyeceğinize eminim.

(Pic.6)

Atabarı Kayak Merkezi


Doğu Karadeniz'in incisi Artvin İli'mize 17km uzaklıkta bulunan Atabarı Kayak Tesisi çok kalabalık olmayan ve muhteşem havasıyla sizleri büyüleyebilecek bir tatil yapmanıza neden olabilir. Bir adet lifti bulunan bu tesiste kar motorları da bulmanız mümkün. Ayrıca kayak merkezinin Kafkasör mevkiine de yakın olması sizin için her açıdan değişik bir deneyim olacak. 

(Pic.7)

Kış çoğumuza yalnızca kayak yapmayı çağrıştırıyor olabilir. Ancak bunun yanında ülkemizin çok güzel göleri olduğunu da unutmayalım. Yeşillikler içinde bir manzarada, yanı başınızdan akan duru güzellikteki bir göl kıyısı nasıl cazip olmaz. Hele ki temiz havasını içinize çektiğinizde iyiki geldik diyeceğiniz, ailenizle ya da sevdiğinizle başbaşa kalabileceğiniz göl kenarlarını da bir sonraki yazımda tavsiye edeceğim size.

(Fotoğrafların linkerini buradan bulabilirsiniz; Pic.1Pic.2Pic.3Pic.4Pic.5Pic.6Pic.7)

Sevgiyle kalın…

Ezgi :)


6 Şubat 2014 Perşembe

Avrupa ve Balkanlarda Alternatif Kayak Merkezleri

(Pic.1)

Saklı Kalmış Kayak Merkezleri


Herkes bilir İsviçre ve Fransa'da dünyaca ünlü kayak merkezleri olduğunu. Alpler'de kayak her ne kadar meşhur olsa da belki sizin aradığınız daha sakin, keşfedilmemiş ya da daha uygun bütçeli bir yer olabilir. Bu yüzden size İsviçre'deki St. Moritz, Zermatt, Grindewald ya da Fransa'daki Courchevel, Mont Blanc gibi ünlü kayak merkezlerinden bahsetmeyeceğim. Herkesin bilmediği, kolayca ulaşabileceğiniz ve daha uygun fiyatlara güzel bir kayak tatili yapabileceğiniz Doğu Avrupa'dan birkaç yer tavsiye edeceğim. 


Bulgaristan


İlk olarak Bulgaristan ile başlayalım. İki seçeneğiniz var. İlki, Bulgaristan'ın en ünlü kayak merkezi olan, Bansko. Beklediğinizden de kapsamlı bir tesis ile karşılaşabilirsiniz buraya gittiğinizde. Pirin Dağı'nın yamacında yer alan bu merkezde Nisan ayına kadar kayak yapabilirsiniz. Oldukça yeterli büyüklükteki ve sayıdaki pistlerin dışında aynı zamanda lift kapasiteleri de şaşırtıcı olabilir. Ükemizden otobüs ile turlar düzenlenebildiği gibi uçak ile de kolaylıkla uygun fiyatlı turlar bulmanız mümkün.

(pic.2)
(pic.3)
Bulgaristan'daki ikinci kayak merkezi seçeneğiniz ise, Borovets. Rila Dağları'nın çam ağaçlarının arasında bulunan bu kayak merkezi oimpiyat oyunları düzenlemek amacıyla uzunca bir piste sahip. Çok sayıdaki liftleri sayesinde sıra beklemeden pistin tepesine ulaşabilirsiniz. Burası Bulgaristan'ın en eski kayak merkezi ve kayak sonrası gece eğlencesi için gidilebilecek bir çok mekana sahip.

(pic.4)

Sırbistan


Doğu Avrupa'nın en yeni ve modern kayak merkezlerinden biri Kapaonik. Kaliteli otellerinin yanısıra yiyecek ve içecekler konusunda da oldukça mütevazı bir yer. Kayak yapmak isteyenler için dağının uzunluğu ve eğimi Alpler kadar olmasa da yine de kaliteli bir tatil yapmak isteyenler için kesinlikle ideal bir yer diyebilirim.

(pic.5)

Romanya


Poiana Brasov Romanya'da ilk kayak yarışının yapıldığı, ülkenin 3. büyük şehrinde bulunan güzel bir kayak merkezi. Yaklaşık 10 adet kayak pisti bulunuyor ki, bunların en güzel özelliği kullanım esnasındaki fiyatların çok uygun olması. Her ne kadar Snowboard yapmak isteyenler için az imkan olsa da, kayakçılar için ya da ATV ve Kar Motorsikleti sevenler için çok ideal bir merkez bence. Ayrıca 2 adet büyük kayak okulunun da olması uygun fiyata kayak yapmayı öğrenebilmek için bulunmaz bir fırsat.

(pic.6)

Bosna Hersek


Uygun bütçeli bir kayak tatili arayanlar için en iyi merkezin Jahorina olduğunu söyleyebilirim. Ülkemizden vize istememeleri de bize daha da kolaylık sağlayabilir. 1984 Kış Olimpiyatları'na da ev sahipliği yapmış bu kayak merkezi mutlaka değerlendirilmelidir bence.

(pic.7)

Rusya


Kış tatilinde Rusya'da olmak isteyenler için Sochi Kayak Merkezi harika bir fırsat. Türklere vize uygulaması olmamasının yanısıra kar kalınlığı ve olimpik pistleriyle gözde bir kayak merkezi haline gelmiş. Uygun fiyatları sayesinde ve henüz çok fazla keşfedilmemiş olmasından dolayı tercihlerinizin ilk sırasına yerleştirebilirsiniz. Modern tesisleri sayesinde her seviyeden kayak tutkuna, harika bir kayak deneyimi sunacağına eminim.

Tabii 2014 Kış Olimpiyatlarının burada yapılacağı düşünülürse, şuan için keşfedilmemiş bir yer olmaktan biraz çıkıyor. Ancak dünyanın dört bir yanından gelen spor severler sayesinde önümüzdeki günlerde biz kayak severlere daha da kaliteli imkanlar sunacağını düşünüyorum.

(pic.8)
(Fotoğrafların linkerini buradan bulabilirsiniz; pic.1, pic.2pic.3, pic.4, pic.5, pic.6, pic.7, pic.8) 
  
Sevgiyle Kalın…

Ezgi :)