23 Ağustos 2017 Çarşamba

Londra'da Gezilecek Yerler (Part IV)



Tur planımıza kaldığımız yerden devam edecek olursak bir diğer günü Westminster civarlarında geçirdik diyebiliriz. Artık 12 hatlı şehir metro planını çözdüğünüzü düşünürsek  London Bridge metro durağında inip köprüden geçerken Tower Bridge manzarasına takılı kalabilirsiniz. Bunun dışında en yakın metro durağı da Tower Hill. 

Thames Nehri üzerinde bir çok köprü bulunmasına karşın Tower Bridge görülmesi gerekenlerin en başında geliyor. Köprü, kalabalıklaşan nüfus nedeniyle iki karşı kıyının geçişini kolaylaştırmak amacıyla 19.yüzyılın sonlarında yapılmaya başlanmış. Bu güzel manzarayı uzaktan resmedebileceğiniz gibi aynı zamanda da içindeki makina odalarını da görme imkanınız var. Köprünün halka açık kısmını gezmek ücretsiz. Ancak kuleleri görmek isterseniz 9 Pound vermeniz gerekiyor. Ayrıca yaya olarak geçmek isterseniz hem araç yolunun yanını hem de yukarıdan kulelerin arasını kullanabilirsiniz. Biz göremesek de köprünün kanatlarının açılıp kapanması 5 dakika sürüyormuş. 

Hemen yakınlarında, London Bridge metro durağından da kolaylıkla ulaşılabileceğiniz, Borough Market gezilmesi gereken önemli yerlerden biri. Envai çeşit yiyecekleri koklayarak tadabileceğiniz ve satıcılarıyla güzel sohbetler yaparak alışveriş yapabileceğiniz bir pazar burası. En iyi balık, et, sebze, meyve, peynir, tatlı çeşitlerini bulabileceğiniz şahane tezgahlarla dolu. Tabii etrafında mis kokuların yayıldığı kahve dükkanları ve yine ürünlerini bu pazardan alan restaurantlar da var. 




Gezimizin bir diğer gününü yine Hyde Park'ın farklı bir kapısından girerek başlattık. Bizdeki eksiklikten midir bilmem, şehir kalabalığının içinde bu koskocaman yeşil alanda daha fazla vakit geçirmek hoşumuza gitmişti. Bir yaşına yeni girmiş kızımızın pusetinden inip rahatlıkla gezebileceği ve bizim de gün içindeki yoğun gezi rotamızdan önce enerji depolayabileceğimiz bir yer olması nedeniyle Hyde Park'ın yeri bizde çok farklıydı. Ayrıca her bir girişinde değişik güzellikteki yeşille dolu manzarayla karşılaşmıştık.  



Londra'nın en ünlü alışveriş merkezi olan Harrods Mağazası'nı da anlatmadan geçemeyeceğim. İçerisinde bir çok ünlü markanın yer aldığı bu devasa mağaza günümüzün AVM'lerinden çok daha farklı. 1800'lü yıllarda küçük bir yer olarak açılan dükkan, yıllar geçtikçe günümüzdeki büyüklüğüne ve şaşasına ulaşmış. Dünyaca ünlülerin sık sık ziyaret ettiği bir yer olması nedeniyle içinde gezerken mutlaka birine rastlamanız da mümkün. İçinde mücevher ve parfümeriden, gıdaya ve giyime kadar herşeyi bulabileceğiniz bir yer. İç dekorasyonu da en az dışındaki yapı kadar dikkat çekiyor. Kat kat ışıltıyla dolu, dünyanın en eski alışveriş merkezi, turizmde önemli bir yer tutuyor.  


Pic via..

Günümüzün geri kalanını dünyanın en eski müzelerinden biri olan British Museum'da geçirmeye karar verdik. Geri kalanını diyorum çünkü, içinde milyonlarca eser barındıran ve 3 bölümden oluşan epey büyük bir müze burası. Tamamını gezmeniz için 3 gününüzü ayırmanız gerekiyor. Ama sizin için en önemli bölümlerini görmek isterseniz de girişteki ücretsiz ve çok faydalı müze haritasını alıp yararlanabilirsiniz. Müzenin girişi de ücretsiz. Dış görünüşü de içi kadar estetik. Antik Yunan tarzından esinlenilerek yapılmış bina, eski çağ yapıtları, Afrika, Roma eserleri gibi bir çok farklı kökenden kolleksiyonlar barındırıyor. 
Biz bulunduğumuz Harrods Mağazası'ndan sonra metro ve biraz da yürüme ile (Knightsbridge Station - Tottenham Court Road Station ile, 10 dakika da yürüme mesafesiyle) toplam 20 dakikada British Museum'a vardık.  


Pic via..

Bir çok farklı turistin hayranlıkla gezdiği bu müzenin içindeki eserlerden bazılarının, bizim sahip çıkamadığımız eserler olduğunu bilmek de çok acı veriyor insana tabii..

Londra hakkında anlatılabilecek daha bir çok şey vardır mutlaka. Tatilimiz boyunca gezebildiğimiz yerlerde bizi etkileyen ve mutlaka görülmeli dediğimiz mekanları sizinle paylaşmaya çalıştım. Umarım gezi planımız size birazcık bile olsa rehber olabilmiştir. Sizin de eklemek istedikleriniz olursa lütfen paylaşmaktan çekinmeyin...


Sevgiyle kalın

Ezgi :)










Hiç yorum yok: